Koronavirüs sonrası “dünyanın o eki dünya olmaması” kötü mü?

Covid-19 yani koronavirüsün tüm dünyaya diz çöktürmesi sonrası en çok tekrarlan söz ‘’ Koronavirüs sonrası dünya artık eski dünya olmayacak’’ oluyor.

Bu düşüncenin oluşmasının temel sebebi koronavirüsün bilinen bütün paradigmaları iflasa uğratmasıdır.

Zenginler kulübü olarak bilinen G-8 ülkeleri,  Süpergücün sembolü Amerika, Demirperdenin hakimi Rusya, yeni ekonomi ve teknoloji devi Çin. Bu listeye belki farklı açılardan farklı eklemeler yapabiliriz ama koronavirüs karşısında diz çökmeyeni bulup yazamayız sanıyorum…

Koronavirüs dünyada sanatın, inancın, turizmin, üretimin, ithalat ve ihracatın ve daha sayamadığımız yüzlerce faaliyetin zorunlu olarak ara verilmesine neden oldu.

Koronavirüs inanç merkezlerinin kapandığı, serbest dolaşımın sona erdiği  bir dünyada ülkeleri açık cezaevine çevirdi.

Tüm bu yaşananlara Koronavirüsten yüzbinlerce ölüm de eklenince herkesin ortak fikiri ‘’ Koronavirüs sonrası dünya artık eski dünya olmayacak’’ oldu.

 Peki bütün suç bu gözle görünmeyen küçük canlının suçumu? 

Koronavirüs öncesi dünya mükemmel bir dünya mıydı?

Yani Covid-19 yani koronavirüs durup dururken mi dünyayı başına musallat oldu?

Dünyanın sahibi gibi davranan biz insanların bu felakette hiç mi pay yok?

Dünyada yaşanan Covid-19 yani koronavirüs pandemisini altındaki gerçek nedir?

Bütün suç Covid-19 yani koronavirüs denen gözle görünmez canlının mı?

Yapılan araştırmalarda bilim adamlarını görüşüne göre maalesef Covid-19 yani koronavirüs aslında hiç suçu yok tek suçlu dünyanın sahibi gibi davranan biz insanlarız.

ABD ve Avustralya’da yapılan kapsamlı bir araştırmada  çarpıcı açıklamalarda bulunan Avrupa Araştırma Enstitüsü’nden çevrebilimci Joachim Spangenberg, Teksas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi’nden Virolog Prof. Yan Xiang, Yeni Zelanda’daki Massey Üniversitesi’nden enfeksiyon hastalıkları profesörü David Hayman’a göre  doğal yaşam alanlarına insanlar tarafından yapılan müdahalenin, biyolojik çeşitliliğin azalmasının ve ekosistemdeki bozulmanın virüslerin daha geniş bir ölçekte yayılma olasılığını arttırıyor. Bu hızlı yayılım pek çok insanı şaşırtmış olsa da bilim insanları aslında çok uzun süredir bu tehlikeye dikkat çekiyordu.

Bilimsel araştırmalara göre; İnsanlar ormanları tahrip edip diğer canlıların doğal yaşam alanlarına yerleştikçe, hastalıklara yol açan ama normalde bu alanlardan dışarı çıkmayacak olan organizmalara maruz kalıyor.

Nüfusun ve nüfus yoğunluğunun artması ile doğal yaşam alanlarının insanlar ve çiftlik hayvanları tarafından tahrip edilmesi enfeksiyon riskini artırıyor

Ekosistemlerin tahrip edilmesinin sadece virüslerin hayvandan insana bulaşmasına değil, doğadaki virüslerin miktarı ve bu virüslerin nasıl davrandığına da etkisi var. Geçen yüz yıl içinde, dünyadaki organizmaların üçte ikisinin yuvası olan tropik ormanların yarısı imha edildi. Doğal yaşam alanındaki bu çarpıcı kayıp elbette tüm ekosistemi etkileyecek.

Doğal yaşam alanlarının tahribi aynı zamanda hayvanları ve tabii onların taşıdığı patojenleri de başka bölgelerde yaşamaya itiyor. İnsanların yaşadığı bölgeler gibi.

Ekosistemlerin bozulmasının enfeksiyonların artması üzerindeki etkisi, aslında “tek sağlık” kavramın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Yani ekosistemdeki diğer hayvanların, canlıların ve insanların sağlığının birbirine bağlı olduğu fikrini. Bunlardan birinin dengesi bozulduğunda diğerleri de aynı şeyi deneyimliyor.

Öte yandan vahşi hayvan pazarları bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasının önünü açıyor. Ancak artan nüfusa paralel azalan kaynaklar özellikle düşük gelirli toplumlarda milyonlarca insanın bu pazarların sağladığı gıda ve gelir kaynaklarıyla yaşamını sürdürüyor.

Bilim insanlarının ortak fiki; “Doğanın bir parçasıyız. Sağlığımız vahşi hayat ile, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı ile bağlantılı. Ekosistemin bir parçasıyız. Hastalıkların ortaya çıkması ve bunun yayılma maliyeti, çevreyi sömürmenin ekonomik getirisinden çok daha yüksek. Sonuç olarak şu anda  4 milyona doğru hızla ilerleyen vaka sayısı ve ikiyüz elli bini geçen ölüm sayısı ile dünyayı esir alan Covid-19 yani koronavirüsü salgının tek suçlusu bu salgından etkilen ve ağır bedeller ödeyen biz insanlarız.”

Gelelim ‘Koronavirüs sonrası dünya artık eski dünya olmayacak’ konusuna!

Bilimsel gerçekler ve tüm bu yaşadığımız bilimkurgu gibi hayat gösteriyor ki, eski dünya ve bu eski dünyadaki bizim yaptıklarımızın kalmasını gerektirecek bir şey yok. Zaten artık o eski dünya olmasın. Bu yaşananlardan sonra artık insanların hakimi ve sahibi gibi davranmadığı bir dünya olsun., Yazara Destekçi ol!