Emine Ülker Tarhan’ın istifasıyla başlayan Süheyl Batum’un kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesiyle iyice kaynamaya başlayan CHP’de sular durulmuyor.
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yönetimine istifa çağrısı yaptı.
Öte yandan Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın da son gelişmelerden rahatsızlığını dile getirerek topa girmesi CHP’de parti içi savaş baltalarının çıkacağını gösteriyor.
Tüm bu gelişmelerin yanında yaşanan son bir gelişme var ki, aslında CHP’de asıl kriz yeni başlıyor dedirtecek cinsten.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CNN Türk’te katıldığı programda CHP Genel Başkan Yardımcısı olduğunu vurgulayıp, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dâhilinde bu programa katıldığının altını çizerek “Dersim’de acı duyan herkesten bin kere özür diliyorum” dedi.
Bu açıklamadan sonra beklendiği gibi CHP içindeki ulusalcı kanattan tepki gecikmedi.
Eski CHP milletvekili Şahin Mengü Twitter hesabından bu açıklamaya yönelik, “Sezgin Tanrıkulu sen hangi hakla CHP adına özür diliyorsun, dileyemezsin. Sen kimsin şerefsiz” ifadelerini kullandı.
Krizlerin, parti içi kavgaların partisi CHP’de yeni krizin adı; Dersim özrü.
CHP’deki ‘Dersim özrü krizi’ parti içi derin görüş ayrılığı olan temel iki grubu tekrar su üstüne çıkarırken, aklımıza ‘aslında kimin CHP’si’ sorusunu getiriyor.
Bu gruplar yıllardır CHP’yi aslında kendilerinin temsil ettiğini dile getirerek CHP’yi kendi siyasi çizgilerine göre tarif etmeye çalışıyorlar.
Bir tarafta Kemalistler, Kemalist Aleviler, radikal milliyetçiler, Beyaz Türkler ve faşistlerin bulunduğu ulusalcı kanat, diğer tarafta ise eski sosyalistler, solcu aleviler, liberal demokratlar ve Kürtler’den oluşan sol kanat bulunuyor.
Güncel siyaset ile ilgili konularda hiçbir mutabakatları olmayan bu iki grup, yıllardır CHP’de kendi düşüncelerini hâkim kılma çabası içindeler.
Peki, aslında CHP aslında kimin CHP’si?
CHP’yi çok iyi bilen biri olarak üzülerek söylemeliyim ki CHP, siyasi kişiliğine çok saygı duyduğum, değerli hukuk adamı Sezgin Tanrıkulu ve onun gibi insanların partisi değil.
Hiçbir zaman da böylesi değerli demokrat insanların siyasi varlık göstermesine müsaade eden bir parti olmadı.
Bildiğim ve şahit olduğum yüzlerce insan Sayın Sezgin Tanrıkulu gibi bu partiye gelip daha sonra siyaset yapamaz hale sokularak partiden uzaklaştırıldı.
Maalesef bu partide hep Sayın Sezgin Tanrıkulu’na ağız dolusu küfür etme cesaretini gösteren zatın temsil ettiği zihniyet hâkim olmuştur.
CHP hiçbir zaman sol kanat içerisinde bulunan kesimlerin yani eski sosyalistler, solcu aleviler, liberal demokratlar ve Kürtler’in varlık göstermesine müsaade etmemiştir.
Bu kesimdekileri toplumun gözünü boyamak için dönem dönem vitrinde gösteren CHP, yeri ve zamanı gelince partiden uzaklaştırmıştır.
CHP tek parti dönemi ideolojisinin mirasçısı olarak siyasi tarihimizde varlık sürdürürken, hiçbir dönemde sol bir parti olmamıştır.
Aslında kimin CHP’si sorusun cevabı çok açık.
Bu parti Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Şahin Mengü gibilerinde içinde bulunduğu ulusalcı kanadın partisi ve hep öyle olarak kalacak.
Üzülerek belirtmeliyim ki Sayın Sezgin Tanrıkulu gibi değerli insanlar bu partide hep misafir siyasetçi olarak yer alacaklar.
Gazeteci Mustafa Nihat Yükselir yeni videosunda İstanbul Sözleşmesi neden gündeme geldi? başlığı ile istanbul Sözleşmesi…
İstanbul sözleşmesi sert tartışmalarla gündemdeki yerini koruyor. Tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi…
Gazeteci Mustafa Nihat Yükselir'in son günlerde en çok konuşulan Türkiye’de Sosyal Medya kapatılıyor mu? Sosyal…
Gazeteci Mustafa Nihat Yükselir, Cinsiyetçi ayrımcılık ve politik terörün mağduru kadınlar başlık videosunda Selahattin Demirtaş'ın…